Bir Öğretim Yöntemi Olarak Yaratıcı Drama
Yaratıcı drama terimiyle, son yıllarda ilgi çeken bir öğretim yöntemi olarak sıkça karşılaşılmaktadır. Yaratıcı drama ile ilgili genel bir değerlendirme yapıldığında; günümüze gelene kadar Dünya’da ve Türkiye’de çeşitli isimlerle anılmıştır. Bunlar; eğitimde drama, eğitsel drama, eğitimde dramatizasyon, gelişimsel drama, informal drama, doğaçlama yoluyla drama, tiyatro eğitbilimi, tiyatro pedagojisi, pedagojik tiyatro, pedagojik oyun, rol oyunu, oyun eğitbilimi, oyun pedagojisi, etkileşim pedagojisi vb. isimlerle karşımıza çıkmaktadır. Bu isimlendirmelerde de görüleceği gibi yaratıcı drama içinde; eğitim, öğretim, sanat, tiyatro, oyun ve kültürü; iletişim ve etkileşimle birlikte barındırmaktadır. Bir takım yanlış değerlendirmeler yapmamak ve karıştırmamak için yaratıcı dramanın tanımını ele almamız öncelik taşımaktadır. Yaratıcı drama; “doğaçlama, rol oynama vb. tiyatro ya da drama tekniklerinden yararlanılarak, bir grup çalışması içinde, bireylerin bir yaşantıyı, bir olayı, bir fikri, kimi zaman bir soyut kavramı ya da bir davranışı, eski bilişsel örüntülerin yeniden düzenlenmesi yoluyla ve gözlem, deneyim, duygu ve yaşantıların gözden geçirildiği “oyunsu” süreçlerde anlamlandırması, canlandırmasıdır.” (San, 2018). Bu tanımdan yola çıkarak, yaşantıların yeniden düzenlenmesi ve rol içinde canlandırılması ile öğrenmelerin gerçekleşebileceği gözler önüne serilmektedir. Yaratıcı drama her hangi bir konuda yapılan iyi bir planlamayla, sınıftaki bütün öğrencilerin doğaçlamalara katılmasını sağlayarak, her birinin kendi yaşantılarından elde ettikleri bilgi ve tecrübeleri, öğretilecek konuyla ilgili yeniden yapılandırmasını sağlamaktadır.
Özellikle öğretmenlerin yaratıcı drama yöntemini kullanmaya yönelmelerinin nedenlerinin başında, öğrencilerin hepsinin derse dahil edilmesi ve kendi ürettiklerinden yola çıkılarak öğrenmelerin gerçekleştiğini fark etmeleri gelmektedir. Yaratıcı drama yaparak yaşayarak öğretim gerçekleştiren bir yöntemdir. Öğretmenin ders ünitesinde öğretmek istediği konularda, çocuğun rol yaparak bir takım yaşantılar içine girmesi sağlanarak kalıcı öğrenmeler gerçekleştirdiği için önem kazanmaktadır. Öğrencinin gerçek yaşamda belki de karşılaşma olasılığı olmayan birçok yaşantı, yaratıcı drama içinde bütün duyularını, duygularını ve organlarını kullanarak gerçekleşen rollerle öğrenildiği için kalıcı bir öğrenme gerçekleştirilmektedir. Öğretimde ne kadar çok duyu organı devreye girerse, o kadar çok öğrenme gerçekleşmektedir. Baker’e (1996) göre, öğretmenin görevi, derslerde yer alan konu ve kavramları yaşantılar yoluyla öğrencilere kazandırmaktır. Drama öğrencilerin elde edeceği yeni bilgiler ile eski bilgiler arasında bağlantı kurmasını sağlayarak anlamlı öğrenmeler gerçekleşmesini sağlamaktadır.
Yaratıcı drama sürecinde öğrencilerin eski deneyimlerini de kullanarak yeni bilgiyi doğaçlamalar ve rollerle özümsemeleri ve yorumlamaları söz konusudur. Geleneksel öğretim sistemindeki tek taraflı aktarımın yerine, öğrencinin de konunun içine dahil olduğu bir öğretim yaratıcı drama ile mümkün olabilmektedir. Yaratıcı drama sürecinde bir kısım öğrenmeler de arkadaşlarının yaptığı rolleri izlerken gerçekleşmektedir. Çünkü çocuk arkadaşını izlerken, kendini o rolün içine koyarak konuya dahil olmakta ve yine birkaç duyu organını devreye sokarak bir etkileşime girmektedir. Bu aşamada sadece duyarak değil, görerek ve duygularını devreye sokarak etkileşim gerçekleşmektedir. “Bir yöntem olarak yaratıcı dramanın kullanımı öğrenciler için etkileşimli öğrenme ortamları sağlamakta ve okul programlarının daha yaratıcı ve ilgi çekici hale gelmesini sağlayabilmektedir” (Baldwin, 2003).
Yaratıcı drama kullanılarak gerçekleştirilen eğitim süreçlerinde, konuların daha iyi kavranması sağlanmaktadır. Çünkü bireyler daha oyunsu süreçler yaşadıkları için konuya daha hızlı adapte olmakta ve algılama düzeyleri yükselmektedir. Algılama düzeyinin yükselmesi, öğretmek istenilen kavramların birkaç duyu organının devreye sokularak kişiye aktarılmasına bağlıdır. Duyu organlarının hepsinin devreye sokularak öğrenme düzeyinin yükselmesi, yaratıcı drama süreçlerinde oldukça yüksek oranda gerçekleşmektedir. Çünkü öğrenci öğrenme sürecine katıldığı için ilgisi daha da yükselmekte ve dikkatini tamamen o konuya verebilmektedir. Dikkatini konuya vererek gerçekleştirdiği rollerle yaşantılar içine giren öğrenci, motivasyonu artıp konudan kopmadan ve öğrendiklerinden mutlu olarak derse katılmaktadır. Yaratıcı drama öğrenci ve öğretmende motivasyonu sağladığı için, eğlenceli bir öğretim yöntemine dönüşmektedir. Karnen (1991), yaptığı araştırmada, yaratıcı drama kullanımının hem öğrenci hem de öğretmen üzerinde ilgi ve motivasyonu arttırdığı, özellikle kavramların daha iyi anlaşılmasına yardımcı olduğu sonucuna varmıştır.
Yüksek motivasyon elde edilerek gerçekleşecek derslerin yaratılması öğretmene bağlıdır. “Öğretmen ve onunla özdeşleşen çocukların yakınlaşmaları, çocukların konuya daha çabuk motive olmalarını sağlar” (Akoğuz & Akoğuz, 2011). Kendisiyle birlikte öğrenciyi derse katarak eğitim gerçekleştiren öğretmenin öğrenciyi motive etmesinin yanında kendi motivasyonu ve algılaması da genişleyecektir. Her öğrencinin kendi yaşantısından aktardığı kesitlerden, öğretmen de yeni öğrenmeler gerçekleştirecektir. Çünkü her bir öğrenci farklı ortam ve yaşantılardan geçmiş olarak derse katılmakta ve bu birikimini yaratıcı drama süreçlerinde gösterme fırsatı bulmaktadır. Bu farklılıkları gözlemleyen öğretmen, öğrencilerine karşı daha duyarlı hale gelecek ve her birinin yaşantılarıyla ilgili geniş bilgi sahibi olacaktır. Bu bilgi öğrencilerin daha detaylı tanınmasını sağladığı için, öğretmenin algılarını açıp, daha hoşgörülü ve onların yaşantılarına daha olumlu yaklaşmasını sağlayacaktır. “Drama tekniğini kullanan öğretmenlerin algılarının daha güçlü olduğu belirlenmiştir” (Kaaland-Wells, 1994). Öğrenciyle beraber rol içine de giren öğretmen, onlarla daha güçlü bağlar kurmakta, adeta onlardan birisi olmaktadır. Bu nedenle ‘dersimi anlatıp çıkarım’ anlayışındaki öğretmenlerden farklılaşmaktadır. Çünkü ders anlatma rolünden çıkmış, öğrenciyle birlikte rol oynayan konumuna gelmiştir. Bu tür öğretmenlerin öğrenci tarafından algılanması da farklılaşarak, kendilerine daha yakın bir insan konumuna gelmektedir. Karşılıklı algılama farkı yaratan yaratıcı drama süreçlerinde öğretmen; sınıfta bir otorite olmaktan çıkıp, öğrencilere yol gösteren bir rehber pozisyonuna geçmektedir. “Yaratıcı drama sürecinde öğretmen bir yönetici değil, daha çok bir uyarlayıcı, teşvik edici olarak, öğrenme sürecinin bir katılımcısıdır. Öğretmenin öğrencileri anlamlı öğrenme tecrübelerine götürecek özelliklere ihtiyacı vardır” (Cottrel, 1987). Algılaması yükselmiş bir rehber olarak, yaratıcı drama ile öğretim gerçekleştiren öğretmenin sorumlulukları biraz daha artmakta, öğrenciyi motive eden, yol gösterici ve anlamlı öğrenmeler elde edilmesini sağlayan bir katılımcı olmaktadır.
Yaratıcı dramanın en büyük özelliği sürecin grup içerisinde yaşanması ve sonlanmasıdır. Öğretmenle birlikte paylaşarak yaratıcı drama sürecine katılan öğrenci, sürecin orada yaşanıp bittiğini bildiği için, her tür doğaçlama ve diğer etkinliklere severek katılmaktadır. Tekrarı olmayacağı ve grup dışında kimsenin görmeyip, eleştirilmeyeceğinin bilinmesi, oldukça büyük rahatlama yaratmaktadır. Bu rahatlık içinde öğrenci kendini daha rahat ifade etmekte ve yaşam deneyimleri ve öğrenmeler daha üst boyuta çıkmaktadır. Çünkü kendisiyle birlikte etkinliklere katılan öğretmen, öğrenciyi eleştirmemekte, yaptıkları her şeyin değerli olduğunu hissettirmekte ve öğrencinin daha rahat hareket etmesini sağlamaktadır. Bunun sonucunda öğrencinin kendine güveni artmakta ve daha iyisini yapmak için bir gayret içine girmektedir. Yaratıcı dramanın mantığını kavramayan öğretmenler ise tiyatroda olduğu gibi rollerin ezberlenmesi ve en iyi şekilde oynaması için yaptığı zorlamalarla, öğrencinin severek katılmasını engellemektedirler. Öğrenci zorlanılmamalı, kendi kapasitesini gösterebileceği fırsatlar verilmeli ve öğrenmesi için daha uygun çalışmalar içine sokulması gerekir. Heathcote (1984)’a göre, yaratıcı drama, öğrenmek, sahneye çıkmadan ve tiyatro oyununda rol yapmadan yaşam deneyimini genişletmek demektir.
Sahne kaygısı duymadan sınıfta gerçekleştirilen rollerle ders işlenmesi, öğrenmeyi oldukça kolaylaştırmakta ve kalıcı olmaktadır. Acaba bir ders, yaratıcı drama yöntem ve tekniklerinden yararlanarak nasıl ele alınır? İlkokul dördüncü sınıfta hareket ve kuvvet konusunun yaratıcı drama yöntem ve teknikleriyle nasıl ele alınacağını kısaca ele alarak bu soruyu cevaplayabiliriz.
Isınma aşamasında yürünürken, hızlanarak yürüyoruz, yavaşlayarak yürüyoruz, ani yön değiştirmelerle yürüyoruz, sallanarak yürüyoruz, dönerek yürüyoruz, zıplayarak yürüyoruz. Gibi ünitede geçen konulara kısaca değinilir. Ardından iki kişinin karşılıklı birbirlerini itmeleri ve çekmeleri istenerek kuvvet uygulandığında ne gibi değişiklikler olduğu fark ettirilir.
Oyun aşamasında ise sınıf ikiye ayrılarak halat çekme oyunu oynanır ve çekerek diğer takımı çizginin diğer tarafına çeken takım oyunu kazanır. Ardından ipi ortada uzatarak takımların ipin iki tarafına geçmesi istenir. Karşılıklı gelen kişilerin iki ellerini karşılarındaki kişilerin ellerine uzatarak birbirlerini iterler. Hangi takımda daha çok kişi tarafından itme gerçekleştiyse o takım oyunu kazanır. Burada da itme ve çekme kuvveti uygulandığında hareketin nasıl değiştiği ele alınır.
Doğaçlamada ise grup dörde ayrılarak her birinin lunaparkta bulunan oyuncaklardan birini ele alarak hareket, kuvvet ünitesinde ele alınan terimlerden (sallanan, dönen, yavaşlayan, hızlanan, yön değiştiren vb. ) en az ikisinin görüneceği bir doğaçlama yapmaları istenir.
Oluşum aşamasında ise; Alüminyum folyo dağıtılarak grupların doğaçlamalarda canlandırdığı oyuncakları folyo kağıdını şekillendirerek yapmaları istenir.
Değerlendirme aşamasında konuya paralel sorular sorarak, yaparak yaşayarak neler öğrendikleri ele alınır.
Böyle bir yaratıcı drama etkinliğini hafta başında gerçekleştiren öğretmen, o hafta boyunca bu konuyu daha kolay anlatma olanağı bulacak ve yaratıcı drama çalışmasında gerçekleşen yaşantılardan örnekler vererek anlaşılır hale getirebilecektir.
Öğretim yöntemi olarak yaratıcı drama, her derse uygun planlar yapılarak gerçekleştirilebilecek ve kalıcı öğrenmeler sağlayabilecek özelliklere sahiptir. Öğretmenlerin yaratıcı drama eğitimleri alarak derslerinde sıkça yaratıcı drama yöntemlerini kullanmaları, eğitimde verimliliği oldukça artıracaktır. Çoğunlukla kendi olanakları ile yaratıcı drama eğitimi almak zorunda kalan öğretmenlere, hizmet içi eğitimler verilerek derslerinde kullanma olanakları yaratılmalıdır.
Kaynaklar:
Akoğuz, M. (2002), İletişim Becerilerinin Geliştirilmesinde Yaratıcı Dramanın Etkisi, A.Ü. Sosyal Bilimler E. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
Akoğuz, M. & Akoğuz, A. (2011) Yaratıcı Drama Etkinlikleri, İstanbul, Final Kültür Yayınları.
Baker, B. R. (1996). Drama and young children. (ERIC Document Reproduction Service) No. ED 402637
Baldwin, P. and Fleming, K. (2003). Teaching literacy through drama creative approaches. New York: Routledge Falmer
Baldwin, P. (2009). School improvement through drama: A creative whole class, whole school approach. London: Network Continuum Education.
Bolton, G., (1996)“Drama Matters”,The Journal Of The Ohio Drama Education Exchange,1(1),5,
Cottrel, J., 1987. Creative Drama In The Classroom Grades 1-3 Teacher’s Resource Book For Theatre Arts National Textbook Company, West Michigan University, U.S.A.
Heathcote, D. (1984). Collected Writings On Education And Drama. Illinois: Northwestern University Press
Kaaland-Weels, C. (1994). Classroom teachers perceptions and uses of creative drama. Youth Theatre Journal. Vol:8, No:4
Karnen, M. (1991). Creative Drama and The Enhancement of Elemantary School Students’ Understandence of Science Concepts, Texas at: The University of Texas at Austin
San, İ. (2018), Yaratıcı Drama ve Müze, İstanbul, Yeni İnsan yayınları.
https://mektepligazete.com/haber/detay/bir_ogretim_yontemi_olarak_yaratici_drama